Bizler, Avukatlık mesleğinin, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı temsil eden tek meslek olduğu bilinciyle,
Ankara Barosu’nu;
- Meslektaşlarının, mesleki hak ve güvencelerini öncelikle gözeten, mesleki ve ekonomik kaygılarını gidermeye yönelik çözümler üretmeye odaklanan,
- Adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmak için, adil yargılanma ilkesinin uygulanmasını sağlayan,
- Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak için Ankara Barosu’nu, Cumhuriyetin Başkenti Barosu’na yakışır, lider, öncü, sözüne itibar edilen, meslektaşlarına ve topluma önderlik edecek şekilde yönetmek için
Bir araya gelmiş Avukatlarız!
Bugün siyasal iktidar, yargıyı araçsallaştırarak; yargıyı, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına bağlı bir yargı yerine, devlet kurumları içinde kendisine bağlı hiyerarşik bir yapı haline getirmiştir.
Oysa ki hukukun amacı, temel hak ve özgürlükleri savunmak ve herkese hukuk güvenliği sağlamaktır.
Son yıllarda ülkemizde, Hukuk Devleti ilkesi, iktidar tarafından saldırıya tabi kılınmış ve ciddi bir yara almıştır.
Bağımsız bir meslek olan Avukatlık ve özerk bir kurum olan Baro’nun; hukuku, toplum adına koruma ve kollama görevi vardır.
Ancak, Barolarımız, maalesef son yıllarda iktidarın bu hukuk devletine karşı saldırıları karşısında sessiz kalmış, etkin bir mücadele yapamamışlardır.
Bizler, Avukatların ve Baroların, hukuk devleti ilkesini toplum adına savunmak, güçlü bir Baro inşa etmek için bir araya geldik.
Bizler, ülkemizdeki tek adam rejimine karşı çıktığımız gibi Baro’da da tek adam yönetimine karşı çıkıyoruz ve katılımcı bir yönetimi savunuyoruz.
“Numaracı Baro”yu meşrulaştıran, demokratik sol değerlere yabancılaşmış, mevcut Baro Başkanı ve Yönetiminin, Demokratik Sol Avukatların tek adayı olarak seçime girmesi, demokratik sol değerlere verilecek en büyük zarardır.
Bir arkadaş kliğinin, ülkedeki nepotizm hastalığının bir başka izdüşümü ile belirledikleri kurullarla seçimlere girmesi Ankara Barosu mensubu meslektaşlarımızın iradesini yok sayan bir dayatmadır. Bizler, buna itiraz ediyoruz.
Meslektaşa yabancılaşmış, entelektüel kapasitesi olmayan, hukuku savunma noktasında işlevi olmayan bir yönetim anlayışının; iktidar ve kamuoyu karşısında bir etkisi olmayacağı bilinciyle,
Meslektaşlarının onurunu, hukuku, insan haklarını ve adil yargılanmayı savunan güçlü bir Baro’yu katılımcı bir anlayışla yönetmek için adayız!
Bizler ülkedeki tek adam rejimine karşı çıktığımız gibi Baro yönetiminde de tek adam rejimine karşı çıkıyoruz.
Bir “oldubitti”ye getirilerek yaptırılmayan DSA önseçiminin Eylül ayının ikinci haftasında yapılması çağrımıza sessiz kalan, demokratik sol değerlerle ilgisi olmadığı halde DSA adının ve mavisinin arkasına saklananların, kendilerini DSA Grubunun adayı olarak ilan etmelerine karşı çıkıyoruz.
Demokratik sol değerlere sahip çıkarak; Atatürk ilkelerine, Cumhuriyet değerlerine, DSA Grubunun teamüllerine ve saygınlığına riayet ederek, kuruluşunun 100. yıl dönümünde, Ankara Barosu’nu hak ettiği şekilde yönetmeye adayız.